
'Still Got The Blues' sadece şarkı olarak değil,şarkının adını verdiği,Gary'nin blues'a dönüş yaptığı albüm de bana rock ve blues'u sevdirmişti.Elektro gitarın hız ve teknikten ödün vermeden böylesine duygulu olabileceğini o herkesin bildiği harika slow parçalarından öğrendim(Parisienne Walkways ve Still Got The Blues dışında Wild Frontier albümündeki The Loner da bizim düğünlerde bolca çalınmış,adı bilinmeyen taş gibi şarkılar listesine girmiştir).

Sadece gitarı değil,sesi de şahane olan abimiz blues hakkında ise şunları demiş zamanında:
“Blues, müzikte samimiyet ve gerçeği aynı yerde bulabileceğiniz nadir alanlardan biri. Bu yüzden saygılı olmalı ve bir şekilde bu alevin koruyuculuğunu yapmalısınız. Birlikte çalıdığım bir çok eski Blues’cu hayatta değil artık ve fazla yeni Blues’cu da pek yetişmiyor.”
E yetişenler de bir bir gidiyor be abi.Artık seni de (Alper Canay'ın deyimiyle) daha bir 'bluesy' dinleyeceğiz maalesef.Hoşçakal...
“Gary is over the hills and far away, and still got the blues “
