17 Mayıs 2020 Pazar

Highway 61 Revisited Kitabı Üzerine

"Yorucu on kıtadan sonra finalde enstrümantal kısım girer, uzun mızıka solosunu -Dylan'ın Highway 61'deki en uzun mızıka solosudur- McCoy'un gitarı destekler, ikili Batı ve Apalaş Dağları'na has baladları aynı frekansa taşıyıp, eve dönüşü hissettiren, şarkıyı insanın hasreti kadar eski, müziğin doğuşu kadar tarihi bir acıyla hüzün bahşeden bir uyum içindedir. Son birkaç üfleyiş ve final pena vuruşuyla şarkı biter, bu albümde ilk defa ve sadece bu şarkıda ses yavaşça alçalarak kesilmez, kendi doğal akışında bir anda sonlanır."


Enfes bir inceleme. Genellikle üzerinden epey zaman geçmiş ve kült statüsüne ulaşmış popüler kültür ürünlerinin üzerinde artık dağıtılamaz ve biraz da yapay bir "efsane" kilidi bulunur. Bu nedenle de üzerine yazılıp çizilen şeyler o ürünün özüne sanki pek ulaşamaz, o efsane titrini dağıtmayarak fazla yararlı olmayan bir güzelleme yaparlar ancak, dışarıdan bakarlar. Ancak yazar Polizzotti böyle bir üslup belirlemeyip albümün olayını en içeriden, en dürüst ve en ayrıntılı şekilde yeniden örmüş. Bob Dylan'ı bir ikon olarak üst yere konumlandırıp geri kalan nesnel bilgilerle de uğraşabilirdi ancak Dylan'ı da çevresinden, hassasiyetlerinden, babasıyla olan ilişkisinden, uyuşturucu bağımlılığından, Joan Baez'e olan bariz kötü davranışlarından, ikili ilişkilerinden mürekkep bir karakter olarak yeniden görünür kılmış ve albümde yer alan-almayan her bir şarkının hikayesini bu Dylan ile çok isabetli bir şekilde eşleştirmiş. Okurken Bob Dylan'ın, en sürreal sözlerinde bile aslında yaşadıklarını ve gözlemlerini yazdığını bir kez daha görebiliyorsunuz.

Bunun yanısıra esaslı Dylan fanlarının bile -bence- bilmediği pek çok ayrıntı da sevindirici bir unsur. Desolation Row'daki solo gitarın aslında Michael Bloomfield değil de Charlie McCoy'a ait olması, Dylan'ın Joan Baez'in kardeşi Mimi ve eşi Richard Farina ile ilişkisi (Crawl Out Your Window'un direkt Farina'ya gönderme amaçlı yazılmış olmasının anlatıldığı kısım metnin zirve noktalarından biri), prodüktör Tom Wilson'ın kayıtların ortasında Bob Johnston ile değiştirilmesi gibi bilgiler uzun süredir Dylan ile haşır neşir olan benim için de taze bilgiler oldu. Gitarist olarak kayıtlara katılan Al Kooper'ın tesadüf eseri klavyeye geçişi gibi artık klasik olan hikayeler de yine burada yerini alıyor.




Bir müzisyeni direkt olarak albümleri dışında kitaplar, röportajlar veya biyografiler üzerinden de takip etmenin insanı müziğin kendisinden uzaklaştırıp uzaklaştırmadığını, müzisyeni (hatta herhangi bir sanatçıyı) neredeyse bir obje haline getirip getirmediğini ara sıra kendime sorsam da bulduğum cevap genellikle gayet olumlu oluyor. Dylan'ı da hakkında üretilen her şeyle bir bütün olarak tecrübe etmeyi seviyorum. Kendisi bundan pek hoşlanmasa da Dylanoloji gibi bir kavramın bile ortaya çıkmasına elverişli bir karakter olduğu gerçek.

Bu kitap, orijinalinde 2003'te başlayan ve her bir cildinin tek bir albümü anlattığı 33 1⁄3 serisinden. Mart 2020 itibarıyla 144 albüme ulaşan ve Kanye West'ten Guns N Roses'a pek çok farklı türü, sanatçıyı kapsayan bir seri bu. Bizde Kara Plak Yayınları seriye bu kitapla girdi ancak kendilerinden öğrendiğim kadarıyla devam etmeyecekler maalesef. Türkçe müzik kitaplığı için bayağı güzel bir iş olurdu.