22 Ağustos 2010 Pazar

Duygusallı Muygusallı Yazı

Herşey bu kadar masum olamaz.En açık kanıtına yaşam deniyor galiba.Masumluğu yok eden bir şey olmalı.Bir katil.Bulmak zor değil.En azından kendime baktığımda; iki aday kalıyor geriye.Gerçek ya da düşler.Peki hangisi?Beni öldüren hangisiydi?Evet bir suçlu olmalı,yok yere ölmezdim yoksa.Suçunu kabullenip rahatlatmalı beni.Ama asla tamamen rahatlayamayacağım,çünkü iki şüpheli de hep hayatımdaydı ve ölene kadar da hayatımda olacaklar.Birini seçmek istiyorum, aklanmışlığıyla yıkanmak için.Temiz olana 'tamamen' sığınmalıyım,zaten 'arada kalmak' kadar kötü birşey olmadığını da herkes bilir.Kötüler hep yükseklerde oturup pis pis gülerler.Usulca beynime işleyen hakikat de bunu bozmuyor,kahkahası her yanı kaplıyor.Bu,insan bencilliğine verilebilecek güzide örneklerden biri :Suçlu benim.
Gerçek ve düşleri yaratan da,onlara birer kelime bahşedip anlam kazandıran ve onları zihnimde birer satranç taşına dönüştüren de benim.Hep huzursuzluğumun nedeni;gerçek suçluyla 7/24 beraber olmam.Bunun düşüncesi bedenimi yavaş yavaş kaplıyor.Parazit gibi birşey bu,bencilliğimi kullanarak suçun bende olmadığını düşünmemi sağlayacak kadar da akıllı.Ama ne olursa olsun,gerçek katilden kurtulamadığım sürece ben hep sabıkalı olarak kalacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder