30 Aralık 2012 Pazar

2012 Albümlerim

1) Bruce Springsteen - Wrecking Ball (2012)



Bruce Springsteen, benim sık sık dinlediğim ve ilk 5'ime sokabileceğim bir adam. Amerika'da neredeyse halk kahramanıdır, Born In The Usa kıvamında bir müziği vardır, çok Amerikalıdır evet ama samimidir de. Bob Dylan'ın açtığı yoldan ilerleyenlerin en şanlı şöhretlilerinden.

Neyse, o da bu yıl şahane bir albüm çıkardı; Wrecking Ball. Bir önceki albümü Working On A Dream (2009) adam akıllı dinlediğim ilk yabancı albümlerdendi, güzeldi ama fazla yumuşak gelmişti bana, klasik country kokuyordu çok. Ama Wrecking Ball öyle değil. Patron "dur stadyum sallamalık şarkılar höykürmedim bi iki albümdür" falan demiş ortaya karışık ama güzel bir kaset dolduruvermiş. Klasik Springsteen formüllü ama akılda kalıcı gürül gürül şarkılardan oluşan bir folk rock albümü bu. İlk dinlediğimde "Land Of Hope And Dreams" i çok beğenmiştim, sonra da "We Take Care Of Our Own" u çok dinledim. "This Depression" ve "Wrecking Ball" da iyi götürdü beni.

Diyeceğim odur ki, benim için yılın en güzel albümlerinden biri, belki de en iyisi. Patron gelse de konserine gitsek şöyle bi.

2) Göksel - Bende Bi' Aşk Var (2012)


Göksel'in adam akıllı dinlediğim ilk albümü galiba. Ama o ilk zamanlardaki "depresif histerik hatun" havası gitmiş, yerine oturaklı alımlı bir kadın gelmiş. Güzelinden yerli pop. İleride bu kadın şimdilerin Zeki Müren'i, Ayla Dikmen'i gibi hatırlanacak sanıyorum.

3) Bombay Bicycle Club - A Different Kind Of Fix (2011)


Şimdi revaçta olan bir tür var; indie ile elektronik arası gidip gelen folk. Evet güzel tanımladım. Bombay Bicycle Club da işte tam bu ayarda bir grup. Şarkılarının belli bir formülü var: Ana riffle başla+davul gir+back vokali tekrarlayıp durarak bitir. Albüm de hemen hemen böyle başlayıp gidiyor. Ama dinlemesi eğlenceli mi, evet. Şarkı sözlerine pek bakmadım. İngiltereden de makine gibi grup çıkıyor arkadaş.

4) Neil Young - After The Gold Rush (1970)


Neil Young'a çok ısınamasam da Mehmet Tez'in en sevdiği albümlerden olduğunu öğrenince dinlemiş bulunuverdim bunu. Klasik rock, temiz. 70'lerde genç olsaydım pikaba koyup yatağa uzanarak "Only Love Can Break Your Heart" dinlemesi daha zevkli olurdu diye düşünmeden duramıyorsun.

5) Jack White - Blunderbuss (2012)


Bu eleman 10 yıldır ortamlarda salınıyor. White Stripes'ı, şusu busu derken kendi adına da bir kaset doldurmuş. Şahsen hit olabilecek işler var ama ben daha vurucu bir şeyler beklerdim. "Love Is Blindness" coverı bile U2'nunkine çok benziyor, albümün geneli de öyle, pek orijinallik gözükmüyor. Yine de eğlenceli şeyler var tabi; bkz: Love Interrruption, bkz: Sixteen Saltines.

6) Tom Waits - Heartattack And Wine (1980)


Balgam+sigaradan meydana gelen sesini bilen bilir. Bu yıl Tom Waits'in gözden kaçırdığım albümlerini fırsat oldukça dinledim. Böyle Small Change gibi balad ağırlıklı değil de, işte Heartattack And Wine gibi sesörgüsü daha canlı işlerini daha çok seviyorum bu adamın. Hafif çılgınımsı, caz riffleriyle terbiye edilmiş. Burada kendini tamamen buluyor denilebilir Waits için, ilk zamanlarındaki temiz country havasından eser yok. Güzel olan da esas bu.

7) Billy Talent - III (2009)


Bu kafada müzikleri lisede falan dinlemem gerekiyordu standart gitseydim. Yine de arada değişik bir tat oluyor, benim için daha fazlası yok. (Eğlenceli evet, insanın kanını kaynatıyor) Alternatif rock ya da post punk denilen şeylerde samimiyet hissedemiyorum. Ama buradan "Rusted From The Rain" negzel parça değil mi.

8) Van Morrison - Astral Weeks (1968)


Van Morrison'ın gerçekten etkileyici bir sesi ve şarkı söyleyişi var. Şöyle bi haykırdığında 60'ları hissedebiliyosunuz (o yıllarda yaşamadım ama hissediyorsunuz bence yani). 60'ların ikinci yarısından itibaren moda olan folk-rock diyarından sesleniyor Morrisonlardan Van. En güzel albüm isimlerinden birine sahip (tek kusuru; biraz daha güçlü melodilerle desteklenebilirmiş parçalar), dinlerken güneşlikli bir sahil kıyısında oturuyorsunuz, tüm hayatınız önünüzdeki denizin içinde sakince sürükleniyor ve siz de izliyorsunuz gibi. Evet.

9) Chris Isaak - Forever Blue (1995)


Youtube'daki bir yorum şöyleydi: "This guys voice is like liquid sex!!" Kıris beyi güzel tanımlamış. Bence kesinlikle easy listening deyip geçebileceğiniz biri değil Chris Isaak, dikkatli dinlediğinizde gerçekten can yakıyor. Bu kasetinde de neredeyse tüm şarkılar, sözler hepsi özenli düzenli. Albümden "Baby Did A Bad Bad Thing" Eyes Wide Shut'ta çalıyordu.  Dinleyin, dinlettirin, özellikle "Forever Blue"yu.

10) Beach House - Bloom (2012)


İlk andan, ilk şarkıdan itibaren insanı başka bi diyara böylesine hızlı sürükleyen albüm sayısı azdır (ya da ben dinlemedim). Bu müziğe dream-pop ya da indie-pop gibi şeyler diyorlar ama bana kalırsa Bombay Bicycle Club'ımsı o "indie ile elektronik arası gidip gelen folk" tan başka bir şey değil bu sound. Bu albümden sonra grubun (ki iki kişilermiş) diğer albümlerine baktım ki birkaç tane temel riffleri var, suyu çıkana kadar kullanıyorlar fırsat buldukça, bu da şarkıların biraz birbirine benzemesine neden olmuş ama sorun değil, hatta belli bir istikrarları var bile dedirtebiliyor. Vokalist kızın cinsiyetsiz bir sesi var, bu da o meleğimsi etkiyi artırıyor gibi (melekler de cinsiyetsiz ya hani). "Myth" ve "Lazuli"(Fuat Saka şarkısı gibi isim lan) özellikle ayrı güzel.

Kısaca, grubun en iyi albümü. Benim de favorilerim arasında bundan gayrı. Çok çok iyi albüm.


Not 1: Bu sene müzik açısından bayağı bereketliydi. Yeniler, efsaneler hepsi albüm çıkardı neredeyse.
Not 2: Evet, bebeğim Norah Jones'un yeni albümünü henüz dinlemedim. Kısmet.
Not 3: Geçen senelerdeki listelerime şuradan ve buradan ulaşılabilir. 3 ettiğine göre artık geleneksel diyebilirim nihaha.
Not 4: Bob Dylan bende ayrı olduğu için kendisinin bu yılki Tempest'ını bu yazıya dahil etmedim. Ki hakkında daha önce yazmışlığım var. Şöyle alalım merak edenleri.
Not 5: 2012 güzel yıldı. Fazla büyümüş gibi hissediyorum artık. Galiba güzel bir şey.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder